gobeklitepenin-sirlari-kaan-demirdovenMalumunuz Cumhurbaşkanımız Erdoğan 2019 yılını Göbeklitepe Yılı ilan etti. Geçen sene de bu tapınak, UNESCO tarafından korumaya ve tarihi miras listesine alınmıştı.

Ben uzun yıllardır Göbeklitepe ile ilgili araştırmalar yapıyorum. Bu fenomeni bir edebiyatçı gözüyle anlamlandırmaya çalışıyorum.

Göbeklitepe nedir? İlk keşfi 1964 yılına dayanan Göbeklitepe, Urfa şehir merkezine 20 km. uzaklıkta, açık havalarda Urfa’dan baktığınızda bile şehrin doğu tarafında görebileceğiniz bir tepe…

Göbeklitepe’yi keşfeden Prof. Klaus Schmidt vefatından hemen önce onu insanlık tarihinin kara deliği olarak nitelendirmişti. Okumalarım sırasında aldığım notları sizlerle paylaşmak istiyorum. Pek yakında A7 Kitap’tan çıkacak olan Göbeklitepe’nin Sırları adlı romanımda bütün bunlar ne anlama geliyor, bunu anlatmış olacağım.

İşte size şimdiden tapınak hakkında 33 ipucu…

  1. Göbeklitepe, Şanlıurfa‘nın 20 kilometre kuzeydoğusundaki Örencik köyü yakınlarında, yaklaşık 300 metre çapında ve 15 metre yüksekliğinde geniş görüş alanına hakim bir konumda yer almaktadır.
  2. İnşası Milattan önce 10.000 yılına uzanan Göbeklitepe tarihteki en eski ve en büyük ibadet merkezi olarak biliniyor.
  3. İnşa edildikten 1000 yıl sonra üstleri insanlar tarafından kapatılarak gömülen bu tapınaklar yeniden gün ışığına çıkıyor.
  4. Bu bölgede yaklaşık 20 tapınak tespit edilmiş ve şu ana kadar yalnızca 6 tapınak gün ışığına çıkartılmıştır.
  5. 1963 yılında ise İstanbul Üniversitesi ve Chicago Üniversitesi ortak bir çalışma yürütmüş, bölgeyi incelemiş fakat çalışmaların üzerinde durulmamıştır.
  6. Göbeklitepe’nin bulunuş hikayesi 1986’da tarlanın sahibi Şavak Yıldız’ın iki kireçtaşı heykel bulup müzeye götürmesiyle başlıyor. Benzeri olmadığı için ne olduğu anlaşılamayan heykeller uzun süre depoda bekliyor. Ta ki Urfa’daki başka bir taş çağı yerleşimini kazan iki arkeolog depoya eser teslim etmek için gelene kadar. Depodaki heykeller hemen ilgilerini çekiyor. Ve Göbeklitepe neresi aramaya başlıyorlar.
  7. Göbeklitepe bu zamana kadar bilinen en eski yapıt ve tapınaktan 7500 yıl daha eskiye ait. Göbeklitepe’nin keşfine kadar bilinen en eski tapınak ise Malta’da bulunmakta ve 5000 yaşında. Ayrıca Stonehenge’den 7000, Mısır piramitlerinden ise 7500 yıl daha yaşlı…
  8. Göbeklitepe’nin inşa edildiği dönemde insanoğlu bitki toplayan ve hayvanları avlayan küçük gruplar halinde sürekliliğini sağlıyordu. Kayalık bölgelerden, büyük sütunların ve ağır taşların el arabaları ve yük hayvanları olmadan 2 kilometre taşınarak Göbeklitepe’ye getirilmesi için muhtemelen tarihte insanların ilk defa bu kadar kalabalık bir şekilde bir arada olması gerekmişti.
  9. Arkeologlar bu alanın avcı erkeklerin şölenler düzenlendiği sezonluk bir toplanma yeri olduğunu söylüyor.
  10. Mağarada duvarlarındaki avcılığı temsil eden resimlerden ziyade burada hayvan figürleri tek ve kabartma olarak işlenmiş, sanatsal açıdan farklı bir anlayışı etkileyici biçimde yansıtmaktadır.
  11. Taşlar üzerinde işlenmiş akrep, tilki, boğa, yılan, yaban domuzu, aslan, turna ve yaban ördeği figürleri yer almaktadır.
  12. Bir kısım arkeoloğa göre bu hayvan figürleri tapınağı ziyaret eden farklı kabilelerin sembolü olarak nitelendiriliyor.
  13. Bölgede yapılan araştırmalar ve elde edilen bulgular doğrultusunda önemli kültür bitkisi olan ve yüzlerce genetik varyasyonu bulunan buğdayın atasının ilk olarak Göbeklitepe eteklerinde yetiştiği ortaya çıkarıldı.
  14. Arkeologlar boyları 3 ile 6 metre arasında değişen T biçimindeki sütunların stilize edilmiş insan figürleri olduklarını düşünüyorlar.
  15. Sütunlar üzerine yansıtılan diğer figürlerden farklı olarak aşağı doğru iner şekilde tasvir edilen 3 boyutlu aslan kabartması dikkat çekiyor. Bu ve diğer aslan figürleri neolitik dönemde aslanların Anadolu’da yaşamış olma ihtimalini güçlendiriyor.
  16. İnsanları temsil eden T sütunlarının ağırlıkları 40 ile 60 ton arasında değişiyor.
  17. Şanlıurfa Müzesi başkanlığında ve Prof. Dr. Klaus Schmidt’in bilimsel danışmanlığında kazılar başlamıştır. 2007 yılında ise kazı başkanlığına Klaus Schmidt getirilmiştir.
  18. 2010 yılında, 40 santimetre boyunda, 25-30 kilogram ağırlığında taştan yapılmış ve üzerinde hayvan figürleri olan insan başı heykelinin çıkartıldıktan iki gün sonra kazı alanından çalındığı tespit edildi.
  19. Bulgular taş devri insanlarının bira içtiğini de gösteriyor. Kazılarda şu ana kadar en büyüğü 160 litrelik kapasiteye sahip kireç taşına oyulmuş, altı bira varili bulundu.
  20. Klaus Schmidt,  bulgular ışığında, insanoğlunun ekmek için değil, bira uğruna tarıma başladığına, bunun da ilk kez Urfa’da gerçekleştiğine kanaat getirmiş.
  21. Arkeologlar tapınak kalıntılarındaki  zeminlerinin özellikle sıvıyı geçirmeyecek şekilde yapıldığına dikkat çekiyor. Buradan, törenleri ne olduğu şu an kesinleşmese de bir sıvı (kan, su, alkol v.b.) eşliğinde gerçekleştirdikleri fikri oluşuyor.
  22. Göbeklitepe, yıllardır tarih derslerinde öğretilen “göçebe toplulukların tarımı öğrenerek yerleşik hayata geçtiği” tezini de çürütüyor. Yerleşik hayata geçişin çiftçilik ve hayvancılığın ortaya çıkışıyla birlikte gerçekleştiği düşünülüyordu.
  23. Schmidt’e göre ise avcı ve toplayıcı toplulukların Göbeklitepe gibi dini merkezlerde sürekli olarak bir araya gelmelerinin sonucunda yerleşik hayata geçilmiştir.
  24. Kalabalık toplulukların ibadet merkezine yakın olma arzusu ve çevrede bu toplulukların ihtiyaçlarını karşılayabilecek düzeyde yeterli kaynak bulunmamasından dolayı insanlar tarıma yönelmişlerdir. Yani tarım yerleşik hayatı getirmemiş, dini mabetlerin etrafında kalma arzusu sonucunda yerleşik hayat tarımı getirmiştir.
  25. Göbeklitepe 2011 yılında UNESCO tarafından Dünya Miras Geçici Listesi’ne alınmıştır.
  26. Göbeklitepe’de kazı başkanlığını yürüten Prof. Dr. Klaus Schmidt yaşadığı kalp krizi sonucu 2014 yılında hayatını kaybetti.
  27. Dr. Klaus Schmidt : “Burası çok kısa süre sonra Dünya Kültür Mirası’ özelliği kazanacak bir insanlık tarihi anıtıdır.” K. Schmidt, 2006. “Tüm kanıtlar gösteriyor ki burası insanlığın doğduğu yer.
  28. Alman arkeolog Schmidt, kutsal kitaplarda yer alan Adem ile Havva’nın kovulduğu Cennet Bahçe’sini Şanlıurfa’da olduğunu iddia ediyor. Göbekli Tepe’nin kutsal kitaplarda tasvir edilen yer olduğunu ileri süren arkeolog Klaus Schmidt, bulguların bunu ispatladığını savunuyor.
    Schmidt, 14 bin yıl öncesine ait buluntulardan yola çıkıp Adem ile Havva’nın yasak elma ağacının meyvesinden yiyerek kovuldukları yerin “Göbekli Tepe” olduğunu ileri sürüyor.
  29. Yapımı için büyük çaba harcandığı belli olan bu muhteşem tapınakların neden daha sonra yine muazzam bir emek harcanarak gömüldüğünü anlamak mümkün değil!
  30. Göbeklitepe’nin gizemi o denli büyük ki, ona gösterilen uluslararası ilgi her geçen gün daha da büyüyor!  Belli ki, önümüzdeki yıllarda Göbekli Tepe daha çok konuşulur, daha çok tartışılır olacak. Türkiye’de yaşayan herkes, bunun ülkesi için ne kadar büyük önem taşıdığının bilincinde olmalı!
  31. Şanlıurfa’da bir tepe üzerine kurulu olan Cilalı Taş Devri’nden kalma, dünyanın en eski dinî yapılar topluluğu olarak bilinen Göbeklitepe Höyüğü’nde arkeolojik kazılar devam ediyor.
  32. Göbeklitepe’deki tapınağın henüz kazılmayan Karahantepe, Sefertepe ve Hamzantepe’deki tapınaklarla birlikte bir dörtlü olduğunu savunan tarihçiler de mevcut.
  33. Milano Polytechnic Üniversitesi’nden İtalyan arkeo-astronom Giulio Magli, Göbeklitepe’nin Stonehenge gibi, gök cisimlerinin hareketlerini takip etmek ve onlara tapınmak için yapıldığını iddia ediyor. “Sirius 9300 yıl önce ufuk çizgisinin altında görünüyordu. Gökte aniden beliren bir yıldızın, bir dinin doğumuna sebep olduğunu düşünebiliriz, bence Göbeklitepe bir yıldızın doğumu üzerine inşa edildi.”