A7 Yayıncılık – Yazar Kaan Demirdöven
Her şey çok zengin ve inanılmaz mücevherlere sahip bir yabancının Kınalıada’ya geldiği dedikodusuyla başladı. Nereden geldiğini kimse bilmiyordu. Görünüşü titiz ve şıktı. Elleri nazik ve zarif, ayakları biçimliydi. Biçimli bacaklarını her zaman şık çoraplar süslüyordu. Giysileri daima vücuduna oturuyor ve uyum gösteriyordu. Gülümserken dişlerinin berraklığı ve pırıltısı dikkat çekiyordu, yanağında şirin bir gamzesi vardı. Siyah saçları iyi kesimliydi. Ve harika bakan gözlere sahipti… Kadınlar onun duruşundan bile etkileniyorlardı. Ben, hiç onunki gibi gözlere rastlamamıştım… 45 yaşlarında gözüküyordu. Her zaman sosyetenin gözdesiydi. Kadınlar ona hayrandı. Bürokratların da ona karşı sınırsız hoşgörüsü vardı.
Saint Germain Kontu’ndan söz ediyorum. O, bir medyum kadar hassas bir ruha ve kibar davranışlara sahipti. Görünüşü güzeldi, cildi esmer, saçları siyahtı ve kıvrıktı… Sözleri ağdalı ve şiirsel konuşurdu. Yüz hatları asil, zekasını ve dehasını gösteren bir ifadesi vardı. Sadece büyük ve önemli insanlara özgü bir edası bulunuyordu, giysileri basit ama şıktı… Lüksü çok sayıda elyazmalarından, kavından ve koleksiyonlarından ibaretti. Bunları iyi gizlemişti. Bazı parmaklarında yüzükleri vardı. Boynundan çıkarmadığı altın kolyesi… Tokalı ayakkabılar giyiyordu. Hemen her konuda adeta ustaydı… Müzik, resim, şiir ve hitabet sanatı… İnanılmaz güzellikte resimler yapıyordu. Resimlerini çekici kılan kendi keşfettiği bir çizim türü vardı ve bu bir sırdı… Kadınların ruhunun derinliklerini bildiği gibi kutsal metinlerin de sırlarına hakimdi… Mucizelerinin kaynağı engin Simya ve Felsefe bilgisiydi… Hiç uyumuyor, her gün mutlaka spor yapıyordu. Yiyeceklerine dikkat ediyordu. Her zaman sağlıklıydı ve bunun nedeni de gizemli bilgilerdi… Üstelik bir insana nasip olabilecek yaşam süresinin çok üzerine çıkması yine bu bilgilerin hikmeti olsa gerekti…
Böyle dikkat çekici bir şahsiyetin tanınmaktan kaçması bir meydan okumadır bana göre. Çağdaş bilgilerle bile ulaşılamayan bir kimlik aslında hükümsüz demektir. Kim bilir, belki Saint Germain Kontu cosa sui anlamında bir ölümsüzdü. Belki de onun gibi ölümsüzler aramızdaydı, sadece o kimliğini açıklama cesaretini göstermişti.
Leave A Comment