61035953_2352401424820241_7856396835458383872_nRahmetli amcam Nurettin Demirdöven, İstiklal Caddesi’ndeki Ziraat Bankası’nda müdür idi. İçe dönük ve sürekli okuyan biriydi. Okuduğum ilk edebi eserleri bana hediye eden kişidir.

Gazeteci Turhan Feyizoğlu’nun kaleminden:

“Deniz’in Nurettin Demirdöven’le arkadaşlığı lise yıllarında başlar. Lise öğrencisi iken mahallede tanıdığı iki kişi Deniz’i birçok yönden etkilemiştir. bunlardan biri Nurettin Demirdöven, diğeri Ömer Erim Süerkan ‘dır.

İlk tanıştığı Nurettin Demirdöven şunları anlatmıştır:

”Deniz’le asıl ileri derecede bir arkadaşlık kurma olayı, 1964 yazından itibaren başlar. konuşmalarımızda ikimiz de aynı konulardan hoşlandığımız için, 1964 yazında tam bir mahalle arkadaşlığımız başlamış oldu. asıl yaşantısı istanbul’da başladı. çocukluğunu anlatırdı ama önemli birşey yoktu. ben, onunla tanıştığımda yaygın, geniş bir arkadaş çevresi yoktu. lise iki öğrencisiydi o zaman. deniz’le en büyük zevkimiz, selimiye’den başlayıp kadıköy moda burnu’na kadar konuşa konuşa, tartışa tartışa gezmek ve daha sonra geri dönerek eve gelmekti. bazen ben onu, bazen de o beni bulurdu. oturduğum ev giriş katında, benim kaldığım oda da yola bakan kısmındaydı. deniz, bakarsın gelmiş, pencereye vurup haydi gidip gezelim diye işaret ediyor. bir yerde oturup kalmaktansa daha çok gezmekten hoşlanırdık. bazen yürüye yürüye çamlıca tepesi’ne çıkardık. orada ben, deniz, erim, ara sıra balıkçı ismail katılır, gidip piknik yapardık. para durumumuza göre şarap, salam, peynir alır, üç-dört saat eğlenirdik. bazen paramız çok olunca boğaz’da bulunan lokantalara gider balık yerdik. ama bu çok ender olurdu. balıkçı ismail’in kayığı vardı. onunla balık avına çıkardık. daha sonra deniz, öğrenci hareketlerinde ön plana iyice çıkınca bunları yapmaya zamanımız kalmadı.” cumhuriyet 06.05.2004 CUMHURiYET GAZETESİ’nde yayimlanan yazidan Kaynak: http://www.eskici.freeservers.com/denizgezmis.htm 6. Filo’yu denize döken öğrenciler İTÜ Gümüşsuyu binası önünde toplananlara konuşma yapan Deniz (Deniz GEZMİŞ), 500’e yakın genci bir anda galeyana getirir ve Dolmabahçe’ye doğru bir koşu başlatır. Amerikalılar dövülerek, denize atılır. Olaylar sırasında 18’i hafif, 2’si ağır 20 ABD_askeri yaralanır. Öğrenci dernekleri 22 Kasım 1967 Perşembe günü ”Kıbrıs Mitingi” düzenler. Bu mitingde meydana gelen olayı Nurettin Demirdöven şöyle anlatmıştır: ”1967 sonlarında öğrenci cemiyetleri Kıbrıs üzerine bir miting düzenlemişlerdi. Miting Beyazıt’ta başlayıp Karaköy’den geçip Taksim’de bitecekti. Karaköy’e geldiğimizde, Deniz burada bir Amerikan motoruna asılı bayrağı gördü. Aniden fırlayıp, demir parmaklığı aştı ve bir koşu Amerikan bayrağını yerinden kaparak getirdi. Sonra o bayrağı Taksim’e çıktıktan sonra yaktılar.” Bayrak yakma olayında Deniz, Uğur Büke ve Âşık İhsani Sırlıoğlu gözaltına alınır, sonra serbest bırakılır. 30 Ocak 1968 Salı günü, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencilerinden bir grup, Türkiye’nin emperyalizmden ve kapitalizmin tahakkümünden kurtulması için verilen savaşa yardımcı olmak amacıyla, ”Devrimci Hukuklular Örgütü” nü kurar. Deniz, Devrimci Hukuklular Örgütü (DHÖ) içinde yer alan bir birey olarak sırasıyla AİESEC olayı, üniversite işgalleri ve 6. Filo’yu protesto olaylarına katılır. Yürüyüş gazetelerde Yürüyüşün her anı gazetelerde haber konusu olur. Uluslararası düzeyde işçi sendikaları tarafından desteklenir. FKF Genel Başkanı Hüseyin Ergün ve MYK üyesi Ahmet Ali Arlı , yürüyüşe Ankara’dan katılarak işçilerle birlikte İstanbul’a kadar yürür. Deniz Gezmiş’in, TİP Üsküdar İlçe Sekreteri olduktan sonraki ilk siyasi faaliyeti, Çorum işçilerinin bu yürüyüşü sırasındadır. Nurettin Demirdöven bu olayı şöyle anlatmıştır: ”Çorum işçilerinin İstanbul’a yaklaştığını öğrendik. Deniz’le birlikte işçileri, Otosan fabrikasının önünde karşılamaya gittik. İşçileri orada karşıladık. Çiçek yaptırmıştık, onu işçilere verdik. Oradan, işçilerle birlikte yürüyerek, Üsküdar-Harem yol kavşağına kadar geldik. Üsküdar’da, partililer de katıldı. Daha sonra vapurlarla karşı yakaya geçildi. Gümüşsuyu’nda Türk-İş Birinci Bölge Temsilciliği’nin önüne gelindi. Türk-İş, Amerikan sendikacılığını benimseyen bir tutumda idi o zaman. Halen öyle ya.”